"kişiye özel koçluk"
SELAY TURGUTALP

Merhaba Ben Selay Turgutalp
Yaşam Koçuyum.
Duygusal açlıkla nasıl baş edilir? Farkındalıkla ve bilinçaltı tekniklerle nasıl ideal bedene ulaşılır?
Uzun zamandır bunun üzerine çalışıyorum.
1978 yılının nisan ayında doğmuşum. Sürekli hasta olan, zayıf ve iştahsız bir çocukmuşum ben, annem elinde kaşık, iştah şurupları vitaminlerle büyütmüş beni. Peyniri hiç yemez, süt içmekten nefret edermişim. Oysa bebekken tosun gibiymişim, 9 aylıkken 15 kg gelirmişim, kollara sığmazmışım. Yani kısacası obezliğe doğru yol alıyormuşum, annem ileride kilolu obez biri olacağım korkusuyla en çok sevdiğim şey olan anne sütünden beni 9 aylıkken kesivermiş. Ardından dünyam kararmış ve bir daha da asla iştahlı olmamışım. Kardeşim ise benim aksime zayıf ve normal bir bebek olmasına rağmen 12 yaşından itibaren kilo problemiyle yaşamak zorunda kaldı. Yani ailem bende engelledikleri korkuyu kardeşimde yaşadı.
Aynı ailede büyümemize, aynı cinsiyete sahip olmamıza ve aynı yemek masasında yemek yememize rağmen, kardeşim iştahlı ve kilo sorunu yaşayan biriydi. Çok arkadaş edinmez, iki pantolon ile koca bir yılı geçirir, alış veriş yapmaktan nefret ederdi. Evde saklanır gibi yaşardı, çünkü dışarıya çıktığında tüm gözlerin onu izlediğine ve kilolarından dolayı yargılanıp mutsuz olacağına inanırdı.Hiç unutmam bir gün mutfakta kendi yemeğini pişiriyordu, tabi ki yağsız ve diyetlere uygun bir yemekti. Bizim de yemeğimiz aynı ocakta pişiyordu. Ben kendi yemeğimizi karıştırdıktan sonra aynı kaşıkla onun yemeğini de karıştırdım. Mutfakta kıyametler koptu. Bizim yemekteki yağ tanecikleri onun yemeğine karışmıştı.Bu nedenle kavga ettik, küstü. Bu kadar çabanın sonunda 1 yıl sonra eski kilolarından daha fazlasına sahip oldu. Ne yaparsa yapsın hep başa dönüyordu.
Annemin yaptığı kakaolu kurabiyeleri çocukluğumdan beri çok severdim. Kendimi stresli,üzgün,sevgisiz ve değersiz hissettiğim her koşulda bu kurabiyelerin yanında kendimi buluyordum.Kurabiyeleri annemin şefkatli sevgi yüreği ile birleştirmiştim ve kurabiyeleri yediğimde kendimi iyi hissediyordum. Duygu durumumu bu kadar etkili değiştiren beni çocukluğuma sevgiye bağlayan kurabiyeleri fark ettiğimde zihnimde bir lamba yandı. Bunun en iyi örneği kardeşimdi. Kardeşim yıllardır bu konuda eziyet çekiyordu. Bilgisinin eksik olmasından dolayı yıllarca didinip, boşu boşuna kendine işkence ettiğini gözlemledim. Diyet, aşırı spor, koşularla kendine işkence etti. Yıllarca izlediği yolun yanlış olduğunu söylesek de ancak yetişkin olduğunda yani şimdilerde bu durumu kabulleniyor. Bu yanlış yöntemlerle kilo verdi, sonra yine geri aldı, sonra tekrar verdi sonra tekrar aldı bu döngü devam etti. Sporlar, koşular, yürüyüşler, diyetler…
Ve en sonunda pes etti! Bu durum aklıma bir çözüm getirdi. Kardeşimin bilinçaltının bu problemi görmesini sağladım. O da bedeni ile savaşmayı bırakıp kendini kabul etme ve keşfetme yolculuğuna çıktı. Bu yolculukta ben onun yol arkadaşıydım. Birlikte teknikler uyguluyor, kitaplar okuyor, eğitimlere gidiyorduk. Ne diyet listesi ne de spor yapmak vardı gündemimizde, ruhen doyduğumuzda bedenin de doyduğunu farkettik. Aç olanın midemizin değil, duygularımızın olduğunu fark ettik. Fazla kilolar sadece duygusal açlığın bir belirtisiydi. Oysa bu farkındalıkların öncesinde, yani 2011 yılından önce, stresli, üzgün, mutsuz olduğu anlarda kontrolsüzce tıkanırcasına yemek yiyor, sonrasında pişman olup yediklerini çıkartıyordu. Yemek yediğinde mutlu oluyor, sonra anlık mutluluğun yerini pişmanlık kaplıyordu bu sefer de canını çıkartırcasına spor yapıyordu. Tüm bacak kaslarının yıprandığı kramplardan yürüyemediği gün hastaneye gitmek durumunda kaldı ve üç gün hastanede yattı. Nedeni ise bulunamadı.
Kendisi aslında sorunun nedenini biliyor ancak kendine bile itiraf edemiyordu. Bu durumun Blumia Nevroza doğru yol aldığını fark ettik. O dönemde bir psikiyatra başvurduk ve ağır bir antideprasan kullanması gerektiği belirtildi. Bu durum bize çok ağır geldi ve ilaç kullanmadan kendi yöntemimizle çözebileceğimize inandık. Kararlılık ve sabır bu yolculukta çok önemliydi.
Şimdi istediği kiloda ve bedende sadece zevk için spor yaparak hatta dans ederek ve istediklerini yiyerek hayatını mutlu bir şekilde geçiriyor. İstediğini giyiyor ve sosyal bir çevresi var.
Kendi bedenini ve duygularını anlamayı ve sevmeyi öğrendi. Mutsuz olduğunda tıkanırcasına yemek yerine duygularının kaynağına inip onları doyuruyor. Bunu yapmak adeta yeniden doğmak gibi… İdeal kilo terapisi bu şekilde oluşmaya başladı. Başarılı olan bu yöntemi ihtiyacı olan kiloları ile hem bedenen ruhen acı çeken herkese ulaştırmayı amaçladım.
Sen de aynen kardeşimde olduğu gibi, sana %100 bu sistemden emin olarak söylüyorum,
İdeal kilo terapisi ile zamanın kapısını içeriye doğru açıp, yeni bir beden, yeni alışkanlıklar ve sağlıklı duygularla yeniden doğmayı keşfedebilirsin.
Bu kadar kolay mı?
Evet bu sistemde çok kolay!



